2 Ekim 2018 günü, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda korkunç bir olay yaşandı.
Cemal Kaşıkçı isimli bir gazeteci, vatandaşı olduğu ülkenin başkonsolosluğunda öldürüldü ve cesedi ortadan kaldırıldı.
Yaşanan süreç hem Türkiye’de hem Suudi Arabistan’da hem de tüm dünyada geniş yankı buldu.
Gerilim ve korku filmlerini aratmayacak vahşetin izlerini takip ederek sizler için derledik.
Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan uyruklu ülkesindeki hükümete muhalif bir gazeteciydi. Yaşayacaklarını kendisi bile önceden tahmin edemezdi.
Hatice Cengiz ile nişanlanan Cemal Kaşıkçı, nişanlısıyla resmi olarak evlenmek için ülkesi Suudi Arabistan’dan bekar olduğuna dair belgelere ihtiyaç duydu. Yaşamında yapmak istediği bu yeni başlangıç, onu sonsuz bir girdaba sürükleyecekti.
Cemal Kaşıkçı kendi ölümüne doğru yol alırken kendisi için de hazırlıklar yapılıyordu. 1 Ekim günü Suudi Arabistan’dan özel bir tim İstanbul’a inerek Konsolosluğa yerleşti.
Konunun medyaya yansıması uzun sürmedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cemal Kaşıkçı’nın hala konsolosluk binasında olduğunu belirtti. Peki Kaşıkçı’ya ne olmuştu?
Konu deşildikçe katliamın da iç yüzü belli oluyordu. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın emriyle özel ekipler İstanbul’a gitmiş ve cinayeti işlemişti.
Yaşananların görmezden gelinmesine izin vermeyen Hatice Hanım, tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Konu bir anda Türkiye’de en çok konuşulan konu haline geldi.
Hatice Cengiz’in çabaları karşılık buldu ve Türkiye davayı sahiplendi. Nisan 2020’de 20 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenen iddianame kabul edildi. Sanıklar firari olduğu için sembolik de olsa Türkiye’de de dava başladı.
Sonunda beklenen oldu. 31 Mart 2022 tarihindeki duruşmada savcı yargılamanın durmasını ve dosyanın Suudi Arabistan makamlarına devrini talep etti. Mahkeme heyeti, savcının talebi hakkında Adalet Bakanlığı’ndan yazılı olarak görüş istenmesine karar verdi.
Ürdün’ün kuzeyinde bulunan Ceraş Kampı’nda yaşayan yaklaşık 35 bin Filistinli mülteci, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını üzüntüyle takip ediyor. Kamptaki Filistinliler, 1948 ve 1967 yıllarında maruz kaldıkları acıyı unutamadıkları için dua ediyor. Ürdün yönetimi, İsrail’in Gazzelileri Mısır’a taşıma çağrısını reddederek, iki devletli çözüm fikrinin sonunu getirebileceğini belirtti. İsrail’in Gazze sakinlerine yönelik çağrıları ve ABD’nin uygulamaya yeşil ışık yakması tepkiyle karşılanıyor. Ceraş Kampı, 1967 Arap-İsrail Savaşı sonucunda Gazze Şeridi’ni terk eden Filistinli mültecileri barındırmak için kuruldu. Kamptaki yaşam koşulları zorlu ve ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Filistinliler, Arap dünyasından ve uluslararası toplumdan daha fazla destek bekliyor.
ABD Kongresi’nin geçen hafta Başkan Joe Biden’a Türkiye’nin Hamas’la ilişkilerine de yer verilen 110 imzalı bir mektup göndermesinden sonra, yine bir grup Kongre üyesinin ABD Dışişleri Bakanı’na ayrıntılı bir mektup gönderdiği belirtildi. VoA’dan …